Biri seni eleştirince, aha bak sen hep şöyle böyle yapıyosun diye girişince, o an dediğinde haksız da gelse, dikkate almak lazım. Neden böyle diyo olabilir diye düşünmek lazım. Daha önce, haklı olduğu anda diyememiş, biriktirmiş, saçma bi anda demiş olabilir.
Arabayı çektirdim dün tamirciye, çekici şöförüyle (TDK halt etmiş) muhabbet ettik yolda. Araba sürmeyi çok seviyormuş, kamyon şöförü olmak istiyomuş, ama kursu varmış, pahalıymış. Normalde nakliye şirketi yolluyormuş kursa, ama bunun geçmişine bakıp reddetmişler. Ne geçmişi dedim, kriminal, dedi. Neyden girdin dedim, trafik, gibi bir şey dedi. Çok hızlı mı sürüyosun arabayı, ondan mı dedim, cocain trafficking, diye açtı. Bi seferinde 6 yıl yatmış, toplamda 11 yıl. On yıldır bulaşmıyormuş o işlere (“her an arkamı kollamaktan yorulmuştum”), ama geçmişi böyle hala dert oluyormuş. Sen ne iş yapıyorsun dedi, araştırmacılık, dedim, güldü, sen mi? Araştırmacı ha? dedi. Ben de güldüm, benzemiyo muyum, neye benziyorum? dedim. Bombacı teröristlere benziyormuşum. Sevgilisi terk etmiş geçen yıl bunu, kadınlara güvenemiyormuş artık. Şimdi birlikte olduğu biri varmış, çok peşinden koşuyormuş, ama bu pek sevmiyormuş. Kalbi kırılacak o zaman dedim, durdu, belki, dedi. Aklı hala o eski sevgilisindeymiş (“that crazy woman“).
Tamirciye geldik, koca çekiciyle manevra yaparken yandaki arabaya girecek zannettim, aman! dedim, bu tınmadı, sıyırdı geçti. Güldü sonra, korktun di mi, I know what I’m doing, dedi. Bi kıyak çekti, tren durağına bıraktı dönüşte. Sana atomlarla iyi şanslar dedi ayrılırken. Sana da kadınlarla, dedim. (Aman da aman.)
David Foster Wallace adlı adamı duyduydum bikaç, geçen MeFi’de ölümü (intiharı) sonrası yazılanları okudum (400 tane falan yorum vardı, hepsini okumadım (Kurt Vonnegut için 600 yorum yazılmıştı, gördüğüm en çok yorum alan başlık oydu)). Herkes güzel şeyler yazmış falan, merak ettim, verilen bağlantıları takip ettim, yazılar okudum, sonra Charlie Rose’daki röportajlarını seyrettim. Tam beklediğim gibi biri çıkmadı, ama gene de alıp okuyayım dedim. Bi yandan da çekindim biraz, benim de yazmak istediğim türden şeyler mi yazmış acaba, okursam etkilenir miyim, okumasam mı, diye. Sonra yazılmış nadir negatif yorumlardan birine denk geldim. O, dünyaya karşı göründüğü kadar meraklı biri değildi aslında, öyleymiş gibi yazıyordu sadece gibi bir şey diyordu. Takip ettim o yorumcuyu, bu negatif yorumu yazmak için hesap açmış sitede galiba (belki yeni bir hesap). Bir-iki daha yazmış, sonra da aldığı sert cevaplara karşı, böyle bir zamanda yazmamam lazımdı bunu, özür dilerim deyip bırakmış yazmayı. Gıcıklık olsun diye mi yazmış emin olamadım, ama etkilendim o dediğinden, adamı (DFW’yi) neredeyse hiç okumamış olduğum halde. Okuma hevesim kaçtı. Ne saçma, böyle bir tane yorumdan etkilenmek, 396 tane pozitif yorumun yanında. Yapmayayım değil mi böyle? Yapmayayım.
Kediye bakmaya başladık yine. Sema çok güzel fotolarını çekti kedinin.
Haydut bu, korkak ve dalgın bir haydut.
Ev de bilmemkaç katlı bi binanın 17. katında, uzaklar görünüyor balkondan. Kocaman cephe boyunca birbirine yakın hep balkonlar, geçen gün Sema ordayken komşu balkonlardan birinde kemancılar prova yapmışlar.

Son Yorumlar